“`html
T24 Politika
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi’nin çevresel konuları suistimal ettiğini ve çevrenin korunmasına dair yeterli çaba göstermediğini öne sürdü. Erdoğan, “Lafa geldiğinde ‘Çevre dostuyuz, doğayı koruyoruz’ diyorlar fakat İzmir Körfezi’nin kirlenmesi konusunda gerçek anlamda herhangi bir adım atmıyorlar. Balıklar ölmüş, kötü kokular çevreyi sarmış, Körfez kötü bir duruma gelmiş; bunların hiç umurlarında değil. 30 yıl önce kokudan ve kirlilikten kurtardığımız Haliç konusunda da benzer bir kayıtsızlık ve ciddiyetsizlik mevcut” ifadeleriyle eleştirilerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde DSİ tarafından tamamlanan 564 tesisin açılış törenine katıldı. Erdoğan, şunları aktardı:
“Bugün 8 baraj, 48 gölet, 1 yeraltı barajı, 115 sulama tesisi, 26 içme suyu tesisi, 1 hidroelektrik santrali, 15 arazi toplulaştırma tesisi ve 350 taşkın kontrol tesisi ile birlikte toplam 564 yeni tesisimizi hizmete sunuyoruz. Bu projelerin toplam maliyeti 98 milyar lira olup, 185 milyon metreküp su depolama kapasitesi kazanıyor ve 1 milyon 147 bin dekarlık araziye sulama imkanı sağlıyoruz. Ayrıca, yıllık 224 milyon metreküp içme suyu temin ederek, günde 402 bin içme suyu arıtma kapasitesini artırıyoruz. Ayrıca 484 yerleşim yerini ve 348 bin dekarlık alanı taşkınlardan koruyacak, 128 milyon kilowatt saat hidroelektrik enerji üreteceğiz ve 3 milyon 54 bin dekarlık alanı tescil altına alıyoruz. Bu tesislerle Türkiye’nin ekonomisine yıllık 18 milyar lira gibi önemli katkılar sağlayacağız.”
Dünyanın üçte iki kısmı suyla kaplı olsa da, insanların kullanabileceği tatlı su miktarı oldukça sınırlıdır. Kullanılabilir olan tatlı su oranı ise sadece yüzde 1’dir. Ulaşabildiğimiz temiz su kaynakları, yeryüzündeki tatlı su potansiyelinin yalnızca yüzde 0,1’ini oluşturmaktadır. Bu sınırlı kaynak durumu, suyu hem değerli hem de stratejik bir varlık haline getiriyor. Ne yazık ki, ülkemiz de dahil olmak üzere birçok yerde su hala sınırsız bir kaynak olarak düşünülüyor; bu son derece yanlış ve tehlikeli bir bakış açısıdır. Aksine, su gün geçtikçe azalmakta, kirlenmekte ve değeri artmaktadır.
“Temiz su kaynaklarına erişim, hayati bir konudur”
Doğanın tahribatının en büyük nedenlerinden biri, kaynakların aşırı kullanımı ve dikkatsiz tüketimdir. Bu sorun, insanın doğayla olan ilişkisinin değişmesinden kaynaklanmaktadır. Suyun, toprağın, havanın ve ormanların fırsat olarak değil, gelecek nesillerimize bırakacağımız birer miras olarak görülmesi gerekiyor. Eğer bu konuda acilen önlem almazsak, ileride karşılaşacağımız problemler çok daha büyük bir hal alabilir. Açıkça belirtmek gerekirse, temiz su kaynaklarına erişim, hayati bir meseledir.
Birçok alanda gecikme telafi edilebilir, ancak su konusunda yaşanabilecek en küçük bir gecikme sonuçları telafi edilemez hale getirebilir. Türkiye olarak bu anlayış ile geniş bir yelpazede önemli adımlar atıyoruz. İklim değişikliği ile mücadelede en fazla katkı veren ülkeler arasında yer alıyoruz. Ağaçlandırma seferberliği ve tasarrufu teşvik eden kampanyalarla, toplumsal duyarlılığı artırmayı amaçlıyoruz. Aynı zamanda, Sıfır Atık projemizle israfı önlemeyi ve kaynaklarımızı daha verimli kullanmayı hedefliyoruz. 2053 yılı net sıfır emisyon hedefine ulaşana kadar bu mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
“Halkımızı su kaynaklarını verimli kullanmaya davet ediyorum”
Türkiye, su zengini değil, su stresi yaşayan bir ülkedir. Bu nedenle israf edilecek bir damla su bile kalmamalıdır. Su kaynaklarımızı kirletmek, ülkemize karşı işlenmiş en büyük ihanetlerden biri olarak görülmektedir. Devlet olarak, tüm kurumlarımızdan ve vatandaşlarımızdan bu konuya azami dikkat göstermelerini bekliyoruz.
Yine bir kez daha halkımızı su kaynaklarını verimli şekilde kullanmaya ve israftan sakınmaya davet ediyorum. Muhalefet partileri, genel merkez yöneticileri ve liderleri, su kaynaklarımızın bilinçli kullanımı, ormanların korunması ve su yollarının temiz tutulması konusunda yetersiz kalmışlardır. Çevre konularında istismar edilmesine gelince, sıkça dillendiriliyor; fakat çevrenin korunması ile ilgili somut bir adım görmek zor.
“Kendi sorumluluk alanlarındaki sorunlarla dahi baş edemiyorlar”
Uzatmadan ifade edeyim; ‘Çevreciyiz, doğayı seviyoruz’ diyorlar fakat İzmir Körfezi’nin kirlenmesini önleyici herhangi bir ciddi adım atmıyorlar. Balıkların ölümüne, kötü kokulara karşı kayıtsız kalıyorlar, Körfez kötü bir durumda; bunların hiç umurunda değil. 30 yıl önce kurtardığımız Haliç ile ilgili de aynı kayıtsızlık ve umursamazlık hâkim. Haliç, maalesef gün geçtikçe 1994 öncesi kötü durumuna geri dönüyor. Yangınlarla mücadelede yetersiz kalmışlardır; bu yaz, sorumluluk alanlarındaki yangınlara müdahalede ya çok geç kaldılar ya da etkisiz kaldılar.
(ANKA)
Mukadderat: Yalnız kalma korkusunun çözümü evlenmek mi? |
Günün öne çıkan haberleri…. TIKLAYIN – Yıllık enflasyon TÜİK’e göre yüzde 47,09, ENAG’a göre 86,76 oldu TIKLAYIN – Fırat’ın batısını boşaltıyorlar: ABD destekli PYD/DSG, Deyrizor’da İran milislerine sınırlı harekât başlatacak iddiası TIKLAYIN – Kirada tavan zam oranı belli oldu TIKLAYIN – Ertuğrul Özkök | En prestijli ödül, tarihimizin en büyük başarısızlığına verildi; Aydın Doğan ödül verirken aklıma gelen soru TIKLAYIN – Dikkat, son tarih 31 Aralık: Aracına bu sistemi taktırmayan, akaryakıt alamayacak TIKLAYIN – “İlham veren 100 kadın” açıklandı: Akbelen Ormanı’nı savunan Nejla Işık listede Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci’den aile hekimlerine: Greviniz sistemi aksatmadı, insanlar “Ne yapıyor aile hekimleri?” diye sormaya başladı Zam hesabında son durum: Memur maaşı ve emekli aylığı ne kadar olacak? |
“`